ah be bir gün de sorunsuz klasmanda koşmak istiyorum

melisa çayı red bull etkisi

kalp çarpıntısı ara motoru

sayın ö. biraz önce tumblr sayfanıza baktım, bugün size hediye ettiğim 2 şarkıdan birini sayfanızda yayınlamışsınız pek sevindim, diğerine de coming soon demişsiniz ona da pek sevindim, dinazor u sinirlenince dinleyeceğinize söz verir misiniz? Bakın hala misiniz kısmını ayırabiliyorum, demek ki henüz beyin kıvrımlarım ışın kılıcı ile doğranmadı, işin güzel yanı bu da pek sevindirici..

pis hırs yaptım, hala çalışıyorum
sabahı koklucam biraz sonra hırsımı alır belki..

beni de blur leyin!!

Rashit "Dinazor" 14 şubat a yetişicek..

ayaklarımın altında yeşil üstü polar kılıflı sıcak su torbası..

*soğuk evet

mest oldum vallahi jest oldum!

2 gün üst üste kiki çok oldu!

öğlen 3.30 hava kararır mı yahu 2. 5 saat ışık görebildim sadece

12 saati geçiyor artık takip edemiyorum sandalyenin kendisi oldum ben, ilk önce oturmak için gelmiştim sonra başka bir şey olmaya başladı ben çalışmaya devam ettikçe o da durmadı neyse zencefilli kurabiye çok güzeldi n.

mouse tutan onun tıkladığı brushla maskelediğim fotoğrafları işleyen elimi seveyim..
*bilegğimm

bu akşam BAS'da Sol Lewitt sanatçı kitapları sergisi başlıyor..

ehh bu saat niye 04.22

mantık kıyması

beyin aralıklarım ayaklanırken şunu konuşuyorlardı muhtemelen,
- mantık kıyması 2 türdür hem bir eylem biçimi olarak mantıklı olana kıymak, hemde bir yemek çeşididir.
-mantık kıyması diye bir şey varsa ben onu yumurtalı yaparım, ince ince de kıyarım.

tatilde çalışamadığımın hakkını şimdi veriyorum bence
tatilde çalışılırmıymış olmaz, ben çalışmak için tatile gitmiştim!

nikon d700 cake

Laleper'in d700 ü almasını bu pasta ile mi kutlamak lazımdı acaba!!
hayır lezzetli de olurdu.


http://www.toxel.com/inspiration/2008/12/08/incredible-nikon-d700-dslr-cake/

dinlenmekmiş, rahatlamakmış

güya tatil yapmış ve bu tatilden hiç bir b.k anlamamış insanım ben, zira hasta olup bol bol öksürüp beynimi hapşırıkla dışarı attım!
ve yanımda götürdüğüm onca kitapta sadece yanımda götürdüğümle kaldı, beyin dışarı atılınca tabi içeri de alınamadı.

evet evet gidiyorum
gider gibi olma durumlarım
gidene işaret etmeye başladı.

fena hız yaparım!

nasıl yoğun.?

insan birine 5 gündür nasıl mail yazamaz ya, 5 gündür resmen kıvranıyorum
nasıl yazayım ne yazayım fena stres oldum, bekleyen de müşteri
of fena stresliyim fena !!

bu yazdığım şey yüzünden kınanabilirim
olsun

ben bienala hala gitmedim
kaç gün mü kaldı bitmesine
5 gün

çok güldüm!
http://6dollarshirts.com/product.php?productid=11312&cat=0&page=1

biri bana bazen heyecanlandığımda abuk sabuk konuşmamamı öğütlesin öğretsin bir şey olsun hayatım da!

bak anlamlı üç nokta işte :)

git

meğersem gitmişim ben...
*anlamlı üç nokta tepti beni

machinarium

adı machinarium flash tabanlı bir oyun.
Bağımsız Oyun festivali 2009 da görsel sanat bakımından birincilik ödülü almış.
hem bulmacalı şakalı hem de muazzam görselleri olan bir oyun.
süper bulmaca oyun!
sayın m. bu oyunun demosunu çok seveceğimizi söyleyerek gönderdi.
evet sayın m. ben şahsen bayıldım olsa da hemen yesem.
ama
şu an indiremedik
malum bizimkisi halen sınırlı internet
cafeler de otururken de 2 saat bekleyemedik insin diye

fena halde tom waits'i anmaktayım

boks eldiveni

kafam çok karıştı çok,
biraz önce eve gelirken iyiydim oysa
santral a sergi açılışına gidecektim şimdi sergi zımbırtısı oldu benim için
çünkü şu an düşünceler zımbırtı kombinasyonun da deliğe girmeye çalışıyor
aslında girse deliğe sayı alıcam ama yok
ortalıkta birbirlerine çarpan zımbırtı var sayı yok!

saçmalık silsilelerim tecrübe olarak geri dönmekte -arada moralim bozulsa da-.

şimdi 'mame' oynarken düşünüyordum da insanlar gerçekten her şeye burunlarını sokuyorlar. yuh!
demek istiyorum. yapılacak şeye köstek oldukları gibi işleri düşünce de gelirler. yok artık bilgi, destek vs. hiç bir şeyden geri kalmadığını kanıtlama çabasındaki eforunu da sana geri vermek istedim.

herşeyin ertesi

dünkü dvd-book launch tan sonra ki zeki müren partisi süper enfesti. c. her zaman ki gibi bizi mahvetti hem dans etmekten hem gülmekten yoruldum.

sabah kalktığımda fotoğraf çantam yoktu. her bir yerim titredi resmen, sabaha karşı çay içtiğimiz çaycı da unutmuşum salağım salak!!

bu enerji sıfırlamasından sonra da istediğim filmlere bilet almak için 2 saat ten fazla ayakta sırada bekledim.

biletleri almış eve giderken, bir de bir müşterimle telefonda sürtüştük. nefis enfes.

Anamnesis 2

Anamnesis 2
Gölge, Mahalle, Oyun / Shadow, Neighbourhood, Play
DVD + Kitap Tanıtımı / DVD + Book Launch
Limited Edition of 50 / 15 TL
www.anamnesist.info

02.10.09 Cu / Fri 19:00 - 21:00

PiST///
Dolapdere Caddesi
Pangalti Dere Sokak
No 8A/B/C
Pangalti 34375
Istanbul TR

www.pist.org.tr
www.pist-org.blogspot.com
pist@pist.org.tr

Maya Ersan tarafindan obje üretimi ve performans sureclerini kapsayan bir proje olarak
gelistirilen Anamnesis, Senem Sinem, , Alev Ersan, Kadir Yardimci ve Ahmet Dogu Ipek'in
katilimiyla hafiza ve hafizanin isleyisinden yola cikan bir ortak uretim alani olusturdu. Anamnesis
projesinin ilk uretimi olan tek gecelik golge oyunu performansi 24 Eylul 2008 aksami
PiST'te gerceklestirildi. Bir yil sonra ayni ekip gerceklestirdikleri bu performansin bir dokumunu
hazirladiklari 'limited edition' DVD ve kitapcikta golge, mahalle ve oyun alt basliklariyla paylasima
aciyor.

-----------------------------------------------------------------------------------------------

Anamnesis is an object creation and performance project initially created by Maya Ersan in 2008. The project became
more expansive with the participation of Kadir Yardimci, Ahmet Dogu Ipek, Senem Sinem and Alev Ersan. The
group created a collaborative and creative environment, which serves as a ground for creating projects that
contemplate the possible connotations of anamnesis and further contemplate the meaning and function of memory.
The first production of anamnesis took the form of a one night shadow play, performed at PiST, on September 24th,
2008. Anamnesis 2 is in the form of a mini-book and DVD, it presents the shadow play, revisited and framed by the
subtitles: shadow, neighbourhood and play.




bir projeyi daha bitirmek süper.

anamnesis

anamnesis çalışmaları hızlandı
ama hergün bir şeyi değiştiriyoruz, olmuyor hoop başka türlüsüne geçiyoruz.
olana kadar çalışıyoruz.
o kadar.

küt

sabahlamak dediğin geelirrr geçer sen bu arada iki harekette sırtını kütürdetirsin.

11.istanbul bienali algı kayması

11.istanbul bienali insan da algı kısıtlamasına, algı daralmasına neden olabilir.
şöyle düşünelim, söylem sosyalist, sponsor koç holding ama ya sanat peki üretim
böyle gibi daralmalar yaşayabiliyor insan

hoşgeldin bienal

yeni m.

m.nın gelmesine ayrı bir de m.i getirmesene ayrı sevindim.
şimdi alete alışmak, kullanabilmeyi becermek gerekiyor.

V.2

bloguma versiyon atlattık artık v.2 yim.

yağmur yağacakmış daha güzel olacakmış.
ortalık içim ferahlar gibi ferahlayacakmış


*güzel ceketlerimi giyme vaktidir.

aktı gittiler, daha da güzelleşicek herşey.

heyecanlı bilgilenmeler

bugün garip olmayan gayet yerli yerinde bir heyecan hissettim,
yine "yapmam gereken çok şey var" durumu elimi ayağımı titretmeye başladı.

yolculuk

nihayet izmir'e gidiyorum.
5 gün de olsa gün; gün değil midir? bence öyle böyle değil kocaman kabına sığamayan günlerdir onlar.
yarın unutmadan film almam lazım.
en son Lomo nun içinde S/B film vardı renkli de almak lazım.

sabah vs.

sabahlamak en temel besin kaynağımdır !!!

18 ağustos

şu anlardan itibaren bugün benim doğumgünüm.
nasıl kutlarım bilmiyorum, nasıl kutlamayacağımı daha iyi biliyorum.
yaz ın doğmakla ilgili sanırım, kutlama fikriyatı hiç bir zaman oluşmadı.
çünkü insanlar yok, tatilde vs.
kışın doğanlara hep özenirdim,
artık yeni yaşını da almış bir insan olarak özenmiyorum.

varsayımla kahveli d.

karamelli dondurmayı kahveli dondurma gibi yesemde yine de uykum geldi.
daha yapacak çok şey vardı!

uyumalıyım sanırım
sabah sarı dolmuşa rezervasyonum var.

css

seviyorum bu kız grubunu.
her dinlediğimde hareketlendirir beni.

ihtiyac-ı konuşma

konuşma ihtiyacı fena bir şeydir ama ihtiyaçtır.

biraz da erken yatabilmek için buz içine beyaz şarap.

Laleper Aytek

Yazıcak şey çok, belki de sadece biraz fikir verse yeter..

http://laleperaytek.com/

http://laleperaytek.blogspot.com/

Beirut'un bazı şarkılarını fotoğraf makinemle çekiyorum.

bugün yıkattığım lomo filmlerinden ( lomo film desemde lomo için üretilmiş filmler değil, bildiğin negatif 35.mm) birkaçını l.in verdiği scannerla taradık, ilk başta biraz uğraştırdı, uzun da sürdü ama konu çözülmüş oldu. bundan sonra tarayıcıyım ben!

yukarıda gördüğümüz fotoğrafta da hiç bir şey anlatmak istemiyorum, evde taradığım filmin ilk nüvesini göstermek istiyorum sadece gözleri kapalı insan olarak.

gece yine çok geç yattım,
insanlar güneşlenip kararırken ben bilgisayar ışınlarından beyazlıyorum sanırım.

iş başka sabah başka

her birşeyi karıştırmadan sabaha kadar çalışıcam bu gece de
bu gece bu görseller biterse yarına sıfır fotoğraflarım var işlenicek
güzel mi güzel valla

şimdi bir kadın elinde bir sürü balonla sokaktan geçti
balonlarla kapıdan zor sığdı
gerçekten
şu saat itibari ile ilginç bir görüntüydü
rüya gibiydi söylemini pek hazzetmediğimden rüya gibiydi demiyorum ama
öyle söylediğimi farzedelim

garip değil

ne kadar garip bir yaz geçirdiğimi düşünürken
sonra niye garip olsun ki çalışıyorum işte dedim
izmir'e, denize gidemedim ya bulanıklık var dimağda

şimdi çok üzüldüm
sizleri seviyorum

annem gümüldür'de denizde ben istanbulda monitör karşısında ne güzel değilmi!!
acıdım kendime

darlanma anı

biraz önce, öyle bir darlandım ki kendimi kahveye attım.
e 2000 tane ( yazıyla ikibin ) görselin içinde boğulduğumu ve el-ayak-beyin fonksiyonlarının senkronisinde bir sorun olduğunu anlayınca bir çay, soğuk su ve sigara kaçınılmaz olmuştu.
şimdi daha iyiyim oh!

yaptığım iş kalitesine ve oranına göre çok az para aldığımı 1 ay sonra kavramak.

plan iş vs.

iş yükünü planlamak ne zor!
ben defterine sürekli yazıp planlayanlardanım
yoksa beyin kıvrımlarımın içinde sürekli gidip gelen toplar oluyor
eğer direksiyonu kıramazsam da puanı bilgisayar alıyor.

günaydın baş ağrısı

bügün saçma bir baş ağrısı ile uyandım,
baş ağrısı ile güne başlamak çok delice bir şey .
yeni yeni kendime geliyorum ve şimdi çalışmaya başlıcam.
çok fena çok insanın bir gününün böyle heba olması.

eski konsol oyunları

zihin oluklarımdan bir sürü şey geçerken bugün çok güzel çalıştım
bu benim için çok iyi bir şey
biraz daha gayret edersem bıkmış gibi göründüğüm işleri bu hafta teslim edebilirim.

birde yeni bir kitapa başladım "erken cumhuriyet dönemi türk fotoğrafı 1923-1960"
*türk fotoğraf tarihine dair (geçmiş dönem) baya bir eksiğim var. bakalım, ihtiyaç üzerine okuduğum için merakla akıyor yazılar.

ne oluyor yahu diyeceğim
o oluyor diyecekler

susup oturacağım sonra

çalışırken özünden çıkan disiplini katbetmemek lazım.

2 temmuz.

farkettim ki gerçekleri yazamadan yazmak çok zor
oysa
bazılarına sağlam (!) iki kelam edip tekrar bir nebze insan olma hallerine doğru evriltmek isterdim.

son günlerdeki "canım çok çekti" "yemek istiyorum""off alıp gelsem mi" takıntılarımdan biri inci'den profiterol dür.
ondan önceki sushi idi. farkındayım çok ayrıksı tadlar,
bir de buradan çok bi lümpen mi göründüm ne
!!

gece oldu gece vakitleri
ben daha fotoğraf işliyorum renk giydir aç kapa
ve daha bir sürü işlemden geçmesi gereken fotoğraf var.


başka bir şey daha
bugün yağmur yağdı.
ilk yağmaya başladığında u. ile merdivenlerdeydik boğaz da nereye şimşek düşüyor bakıyorduk.sonra irileşen damlalar ile aynen evlere.

uzun süredir fotoğraf yüklememişim
şimdi yükledim.

sıcak bulut

pek bi sıcak hiç bir şey yapamıyorum şu an buraya yazabilmenin dışında
elden geçmesi gereken fotoğraflar var
akşam serinliği olur mu gelir mi acaba!
bu arada sergi açılışları arkadaşları görmek sohbet etmek ve içki içmek içindir (ben pek içemesemde diğer iki şeyi çok güzel yapabiliyorum) .

günümüz sanatçıları /açılış ve m.

birazdan çıkıp aksanat a gidicem o kadar.

sangria

güncemi gün gün tutamasamda
ki zaten öyle bir zorunlulukta yok
olsa sanırım ben burada olamazdım
neyse güncemin adına da yakışır bir şey yapıp cumartesi günü n. ile galata'da sangria yaptık.
ve evet üretimimiz gayet başarılı oldu.


birde bana londra'yı hatırlattı galata'da londra'yım ben.

an itibari ile mahalleye kocaman bir beşiktaş bayrağı asılıyor
İçimden gelen ses ise SİYAH BEYAZ ULAN!

el deniz

sokaktan gelen ses: denize girenler el sallasın!!
yatağın altına saklanayım hemen.

gundemfazlasi.blogspot.com

http://gundemfazlasi.blogspot.com/
gayet iyi.

Moleskine Detour santral istanbul'da

evet sanatçı, tasarımcı şahsiyetlerin moleskine defterleri Santral İstanbul'da sergileniyor.

senemsinem.com ve senemsinem.net

evet iki web sitem var artık.
com yapısal olarak değişti
net flash portfolio olarak devam ediyor.
bende beyin organizasyonuna gidebilirsem portfoliolar güncellenmiş olacak.

bugün fotoğraflara çok konsantre olamasamda evde olmak ve çalışmak çok keyifli,
biraz da keyfimden bir sürü şeyi yapar oldum, ..

şu cihangir'in pahalılığından çok sıkıldım çokk
ama yinede seviyorum işte

ev

evet artık bir süre evde olucam
evde çalışıcam
kafamı dinlemeye, yaptığım işi anlamaya, okumaya ve yalnız kalmaya ihtiyacım var.
ekonomik olan kısmı yazmıyorum.
o kadar.

ebru

ebru...

bir de bencil, paylaşım yoksunu, karşısındakinin durumundan sıfır haberdar yani habersiz insan senin insan olma halini zorlar durur. yuh!! fena giricem o olucak. bu yazıyı anlayanada yüz.

bazıları insanda eksiklik duygusu yaratır.
karşındaki istifini bozmadan herşeyi ben bilirim edasında anlatırken ben her zamanki gibi aynı da ben gibi ifade yollarını kullanırken, benim ben olmamdan dolayı sanki bir olmamışlık hali gelir üstüme. Bu yazıyı anlayana on.

paz-art

şimdiye kadar gidemediğim paz-art a yarın gitme günüdür
termosa soğuk kahve koyup sekerek seklemektir.
çünkü bir de yaz gelmiştir.
(araya girmek istiyorum 3 senedir yaz aylarından pek hoşnut değilim, ne zaman ki mezun olmuşum, öğrenciliğim bitmiş ben yazdan nefret etmişim, deniz kenarında geçirilen süre 1 yada bilemedin 2 haftaya düşmüş. Daha önce öylemiydi ya, küçüklüğüm de yaz deniz demekti, yazlıklarda yada misafirhanelerde geçirilen tatilller demekti, öğrencilikte izmir'e eve gitmek, oradan foça'ya yazlığa gitmek, oradan gümüldür'e dayıların yazlığına yada teyzemlerin çeşme'de kiraladığı yazlık eve gitmek demekti. şimdi yok öle bişi. bekle beni akşamüstü sıcaktan bunalınca 2 arkadaşı arayıp çay içmek için klasik firuzağa oturmaları) (ki bunada parantez açmak zorunluluğu hissettim, oradaki sohbetlerimizide çok severim bu arada)

Becoming İstanbul

Garanti Galeri (GG) ve Alman Mimarlık Müzesi'nin (DAM) ortaklaşa düzenlediği "Becoming İstanbul" sergisi 6 Eylül 2008'de Frankfurt DAM'da açılmış, 9 Kasım'a kadar devam etmişti. Sergiye çok sayıda fotoğrafçı, sanatçı, mimar, yazar, çizer ve akademisyen katılmıştı. Ayrıca gazete ve dergi arşivlerinden de yararlanılmış, bir seçki oluşturulmuş ve interaktif bir veri tabanıyla izleyicilere sunulmuştu. Bende 4 grup fotoğraf serisi ile katılmıştım. Açılış öncesi GG'de sergiye iş veren sanatçılara ön bir gösterim yapılmıştı sunma kısmı biraz problemliydi, çok eser vardı, o yüzden çok karışık görünüyordu herşey, böyle yazmak tabi çok kolay, ama sergi öncesi hazırlığında Pelin'e çalışmalarımı götürdüğümde, hiç birisininin başını kaşıyacak vakti yoktu, çok yorgundu yorgunlardı, o kadar insan ve çalışmayı bir araya getirmek elbette ki kolay değil, bir de konun İstanbul ise, ve farklı noktalardan değinmek istiyorsan, epey zor, ama onlar çok güzel kotarmışlardı. (Frankfurt'taki açılışa Londra'dan yeni döndüğüm için gidememiştim ama gitmeyi çok istemiştim çok) Becoming İstanbul Alman Mimarlık Müzesinden sonra, bir kaç ülkeye daha gitti, ama ben nereler olduğunu pek de hatırlamıyorum *( Pelin'in beni düzeltmesiyle Bahreyn ve Berlin'den önce bir yerde sergilenmemiş) . Şimdilerde ise 6 Mayıs'ta Bahreyn'de Al Riwaq http://www.alriwaqgallery.org galeride açıldı ve 16 Mayıs'ta Berlin DAZ'da http://www.daz.de/sixcms_4/sixcms/detail.php?area_id=2800&id=176090&template_id=10153 (Deutsches Architektur Zentrum) açılıcak. ve bir aksilik olmazsa 2010 yılında İstanbul'da görebilicez.

Bir de bu serginin önemli bir devamı niteliğinde Pelin Derviş, Bülent Tanju, Uğur Tanyeli tarafından ve proje koordinatörlüğünü Meriç Öner'in yaptığı “Becoming İstanbul Ansiklopedisi”ni yayınladılar. Çok sayıda yazarın ( antropolog,gazeteci,akademisyen, mimar,sosyolog, şehir planlamacısı, mimar, tarihçi, edebiyat ve sinema eleştirmeni ) katılımıyla hazırlanan ansiklopedik kitap, son 150 yıllık gibi bir süreçte İstanbul'da yaşanan kentsel dönüşümü, değişik noktalara değinirek okumamamızı sağlıyor.

Ayrıca takip edebilmek içinde Link : http://www.becomingistanbul.org/


( ingilizce, Almanca ve Türkçe olarak satılmaktadır. )


* sonradan eklenmiştir

makul

makul sayıda kalabalık nasıl bir soru işareti ise makul zamanlar da bir soru işaretidir benim için
hatta makul olanla makul olmayan arasında ki ayırımı da bilememekteyim
hakeza asgari müşterekte anlaşalım da en makul noktada buluşalım der
hadi canım!!
makuliyete doğru

upps

dün hıdırelleze gittim evet, ama bir tek erken gitme kısmına uydum
yani makinemi aldım, üzerine 50 mm.yi takıp rahat rahat çekim yaptım, bir de hıdırellezi ahırkapı'dan sahildeki park alanına çekmişler bu yüzden alan çok genişlemişti tam bir panayıra dönüşmüştü yani, ezilmeden geçti.
neyse,
birbirini sürekli arayan fakat heryerde çalan müzikten kimseyi duyamayan, şans eseri karşılaşılan veya duyduğun anda koordinat belirleyen ve buluşan bizler sürekli sohbet ettik.

çitlediğimiz çekirdeklerimizin kabukları acaba hala oradamı?
sevgili bay u. ve sevgili bayan c.

Ahırkapı hop hop

yarın hıdırrelez yahu nasıl yazılıyordu bu, google --> hıdırellez--> google'da ara evet "hıdırellez" arama yaparkenki yazdığım gibiymiş yani ilk yazdığım gibi değil neyse,
bu sene ahırkapı'ya erken gitmeyi, göbek attığımda salınacak bir etek giymeyi, hızımı kestikten sonra hemen trene atlayıp gitmeyi ve yanıma makinemi almamayı düşünüyorum. Çünkü aldığım zaman kalabalığın içinde göbek atamıyorum, makinemin göbeği benim göbeğimden kıymetli hale geliyor.

başlık,durum,sıkıcı,

bugün sağlam başlıklar atmak istedim,
sonra okuduklarımın, buraya yazacaklarımdan daha sıkıcı olduğunu görünce vazgeçtim,
o yüzden 3 mayıs radikal 2 tavsiye edilir, yine senin benim vicdanıma duygusal bombardımanlar yaptıracak olaylar silsilesi içinde yaşamaya devam edilir.
olduğu kadar yani!!

sıkıcı

bir türlü geri dönmeyen müşteri çok sıkıcıdır
olmamalıdır
aramalıdır
çalışılmalıdır
para kazanılmalıdır

1 mayıs stencili (şekeri)

facebookta Bomba-Fonda sayfasında gördüğüm
Orhan Kolukısa tarafından yapılmış 2 çalışma
çoksevdimçok

Mayıs 1

Evimizin önü 1 mayıs
mayıs 1

bu aralar çok insanla görüşmekle, çok gezmekle ve çok iş yapmakla meşgulum


başta ne yazdıysam o
o kadar


sıkılınca haber vericem

koşu bandı

onbinyüzelliikibinbeşyüzon ben olsam yarınki koşturmalarıma koşturulabilirmiydim
atmıyım lan ben koşturulabiliyim
yürüsem ya!!

tek

bir pazar günü
ofiste tek başına olmak ve çalışmak
keyifli

Yan yatmak ve alakasız fotoğraf

oydu buydu şuydu derken (ki onlarda hava güzel galataya gideyim, hamlanmışım bacaklarım ağırıyor) bir türlü fotoğrafları işleyemedim, geçti üzerinden 3 gün ben de daha edit yok.
hep oluyor ama bana, çekimlerden sonra hemen başlayamıyorum çalışmaya sanki onları demlensinler diye bırakıyorum, sanki demlene demlene tatları daha bi güzel oluyor (mazaret uydur) yarına çalışmayı düşünüyorum, gerçekten,pazar olsa bile..

bu üstteki fotoğrafıda öylesine koydum, hiç de bir şey yok oysa

yeşillerin arasından çıkıp
maviye doğru gittik
ben bir çok şeyi kayıta alırken
t. tarafından çekilmiş halim
çalışmıyormuş gibi gözükebilirim
ama ben de çay içebilirim
hem de vüffleterek

sadece klavyeye dokunmaktı derdim

dokunmadan da ışınlayarak saklayabilirmiyim

yorul yorul

yorulmak
ateşi çıkmak
kahve içmek
fotoğrafları çok katmanlı az dik kafalı beyine atmak
20 dk. beklemek
birazdan çıkıp a. ile buluşmak
urban a gidip biraz içmek

ben heyecanlıyken yazı yazamıyorum
bu blogu oluşturmadan önce farkında değildim
farkında olduğum heyecanlı iken hiçbir şey yapamadığımdı
ama şimdi farkettim ki yazı da yazamıyormuşum
yazı hiçbir şeyin dışındaymış ama şimdi de içindeymiş

ne oldu?

böyle bir şeydi işte

bir heyecandır gidiyor
hay maşallah!!

havuç suyu ısmarlasam! zencefilli

çirkin adam - 2

seçimler bitti çirkin adamlar gitmedi

çirkin adam

şu seçimler geçsin bitsin artık
hergün her yerde çirkin adamlar görmekten bıktım

Görünmeyen Kar

sabah n.ın yazdığı mesaj "kar yağıyor" diyordu.
(kendi içinde bağlantılı ama bir yazı için gayet kopuk bir 'şey' yazmaktayım)
ama bu kar hep mi yükseklere yağar?
(o yüzden aralara girip saçmalayabiliyorum da)
bu sene karı ikinci göremeyişim.
(biraz keyfim yerinde de)
yükseklere çıkmak istiyorum o zaman ben!!

Mutlu Son!

en nihayetinde dün Sirkeci'ye gidip filmlerimi yıkatabildim,
ama salakça bir şey yapmışım
5 tane filmim vardı, biri orta format,
ve bir aydır da filmim yok diye Lomo LC-a ile çekim yapamıyordum
meğersem filmim varmış
ama yıkatmaya verdiğim 5 filmden bir tanesiymiş o,
yani çekime hazır filmi ben bir de banyoya verdim,
yuh bana!!

(yeni yıkanan filmlerden, içindeki karelerden biri ) açıklamaya bak peh!!

Yeni Defter

yapılacak listesi bitmez,
biten defterden yeni bir deftere eklenerek
taşınır!!

Hergün olanı,
gördüğümüzü, okuduğumuzu, duyduğumuzu
konuşuyoruz ve
biraz da rehabilite ediyoruz birbirimizi
fakat daha ne kadar doldur-boşalt yapıcaz bilemiyorum

Bugün bir transseksüelin öldürüldüğü
haberi geldi,
sırf da trans olduğu için
ve karşısındaki erkeği redettiği için
bu durumla ilgili her yerde haberlerini
okuyabilirsiniz ve şu yazıcakmı o haberlerde
bilmiyorum ama
12 mart perşembe 13:00 de
Ebru'nun evinin önünde
Pürtelaş sokak Cihangir'de
anma yapılıcak
ve
sanırım ben yazamıcam

yaşamadan yazamamak yazamadan yaşayamamak

yaşamaktan yazamadığımı
biraz önce s. a yazdım
yazarken de yaşamıyormuyum acaba!
ve yine şunu da yazdım
göbek atarken de fotoğraf çekemediğimi
(yazma eylemini bir çok kere yazdım o kelimeyi tekrar ederek yazmak istiyorum)

* ve c. nın bir kaç gün boyunca güncemi bilgisayarının
açılış sayfası yapmasına çok sevindim,
(sırf oradaki fotoğrafı çok sevmesinden ötürü)
beni çok şaşırtıyor,
anlamaya başladım sanırım,
o anlatmıyor, yaşıyor
sormasam söylemicek çünki,
belki sormadığım bir çok şeyi söylemedi de
c. ya sormadan yazdım,
umarım kızmaz,
senle benim aramda kimse bilmicek, söz.

yağan yağmayan

bugün deli gibi yağmur yağmadı
diğerlerinden farklı değildi
duvarım yağmayan yağmurdan nemlenmedi
tarçınım kalmadı
bugün deli gibi yağmur yağdı
diğerlerinden farklıydı
duvarım yağan yağmurdan nemlendi
tarçınım vardı

pabuçlarım kirlenmesin diye çıplak ayaklı gezdim,

http://fizy.org/yqZh53wDB6Hd nouvelle vague - in a manner speaking

gitti gitti

gönderdiğin projenin bir de dönüşü olmalı değil mi!
işte şimdi de bekleme dönüş telaşı
bekleme yapma
geç!!
insanın beyin lopları zıngırdıyor,
ki ben daha yeni öğrendim
insan beyninin 6 tane beyin lopundan oluştuğunu Wiki'de yazıyor vallahi!
bu ne ya yumurta gibi,
yumurtanı nasıl istersin lob !!

şeylerden

ben burayı biraz saçmalamak için
ve neşelenmek için kullanmak istedim
ama neden çoğu zaman kalp krizi gibi geliyor olaylar ve durumlar ve de şeyler
ve ben niye notlarımı sıkıntı halindeyken yazmak istiyorum!!

peki o zaman, olur öyle!!

projenin yararları

beni bekleyen projenin yararları
a.yı bekleyen süreklilik
nedir bu denklem
biter mi dersin bu proje yazımı
2010 gelip geçer mi
geçmeden gider mi
yoksa kriz bizi teğet mi geçemedi

yazamadan yararını başladı bir baş ağrısı

ile

proje tanıtım şarkısı

az domates çorbası
az mantı

space 121 241 131

hava bugün güneşli değildi.
sabah erkenden kalkıp ofise gitmedim.
vapura binmedim.
a. yı bugün görmedim.

zaten simitte yemedim.
kahve bayatlamadı.
a. bugün gelmedi.
bugün hiç öksürmedim.

pek bi!!

en bi fena sıkıldım,
elimdeki fotoğraflara bile bakamıyorum şu an,
sanırım
bir tane film iyi gelir,
bir de bir tane fotoğraf,
bir de bir tane kurabiye,
bir de bir tane vapur,
karaköy'e gidiyor mu!!

Film is not dead

fakat benim filmlerim bitti
elimde de yıkanması gereken bir sürü film var,
param da kalmadı..

Vicky Cristina Barcelona

dün akşam izledim Woody Allen'in bu son filmini
ofiste koltuğumuzu çektik, dört jot yanyana gelecek şekilde dizildik,birimiz de sandalyede,
çamur da bu arada hoparlörlerin dibinde bas bas gelen seslerin eşliğinde
yatıyordu. O sesler seni rahatsız etmedi mi jediii
Barcelona'ya gelen Vicky ve Cristina'nın Juan adlı ressamla tanışmaları (Juan, Allen'in seks komedisi tipine çok güzel uymuş) ile başlayan film , Vicky'nin sürekli kontrolü elinde tutma çabası ama bu çabanın patlaması, herşeyi denemeye açık Cristina'nın ise korkusuzca istediğini yapabilme lüksü(ama eninde sonunda hep bir tatminsizlik hali), aslında iki çok zıt karakter ve belkide tek bir kadın. Vee ardından Juan'ın rahatsız eski karısı Maria Elena, Penelope çok güzel bir arıza olmuş, bayıldım, bir sürü güzel kadın ve Javier Bardem
süper eğlenceli,okunası bir film, ayrıca Javier Bardem ve Penelope için bir daha izlicem


ah Cristina'nın Penelop'un fotoğraflarını çektiği karelerde koltuğa yapıştım, geriye geriye gittim ama cık isteğimi örseleyemedim,ben de ben dee çekmek istiyorum.

bir de film de çalan şarkılar giulia y los tellarini' ye ait, ben hemen buldum,dinliyorum bile

I song

biz şimdi çıkıyoruz,
bakalım bu yağmurda bu saatte bir Taksim otobüsü yakalayabilecekmiyiz,
hemen çıkmazsam 110 gidicek..