30 May 2010

rutine girdiğini hissettiğin an pencereden kaçman lazım.!

Anamnesis TATE Modern' deydi


bazen çok unutkan olabiliyorum 2 hafta önce TATE Modern'de Anamnesis performansımız izleyici karşısına çıktı ama ben bunu şimdi yazabiliyorum mesela.!

29 May 2010

örevizyon bana sesini dinletirken biraz önce çıkan fransa'nın şarkısı nedir diye sormak istedim. Lambada çok daha iyi yapmayın böyle şeyler!
küçücük bir iş nedeniyle istiklale çıktığımda kalabalığın yine beni çok sinirlendirdiğini hissettim, tamam bugün zaten sinirliydim kabul edelim, o da eksiden bonusu oldu.
hadi al sana yine benlik tamlamalar birliği.

bazen neden fotoğrafçı olduğumu sorgularken sonra böyle bir kareyi görünce bunu düşünmekten vazgeçebiliyorum.
alakası da bana kalmış.

yılını hatırlamasam da çukurcama, lomo lc-a.

28 May 2010

adı galata olan galata'da olmayan moda festivalinde tasarımsal giysilerin fiyatlarının üzerine biraz daha koysam kiramı öderim mesela.

27 May 2010

gün içerisinde ki sıkıntılı hal kahveye gidilip bir türk kahvesi ve üçlü bir sohbet ile dağıtılmaya çalışılırken bu da kesmez bu bünyeyi ve ev hali ile çekirdek çitlenerekten tünele doğru gidilir.
bak işte bu yürüyüş çok iyi gelir.!

biri benim bazı zamanlarda beynimi alsın.

bazen.

sabır

sabır..
sanırım bir türk kahvesi yazacaklarıma oranla daha ağır bastı.
çok alakasız demi evet.
dün b.ya yabancı mı diye sorduğumuzda aldığımız cevap gibi alakasız işte
"yoo doktor".

25 May 2010

git gel

bir de pirtanem arkadaşım gitti benim.
a. gitti.
sonbaharda gel emi.!
kalma çok orada.
kalacaksan da gel.
geleceksen de kalma mesela.
hep gel yani sen.
ama hep gelirsen hep de gitmiş olursun.
tamam.



ben artık sıkıldım fotoğraflarımı orada burada izin alınmadan kullanılmasından" by bla bla bla" yazmak çok mu zor.
elbette değil de hangi birine neyi öğreticeksin, işimiz yok anlat dur yapıcaz.
yapıcaz valla!

23 May 2010

şu an fugazi zamanı!

çekim bitmiş, var olan genel stres hali sona ermiş, tatlı bir yorgunlukla şu an için evet tam da şu an için (kendisini bilir) bir huzur kaplamış bu insanı.

21 May 2010

pacman serotoninimi yükseltmiş ama baş ağrımı geçirmemiştir.
ona da iyi gelseydi ya.!
oysa oyunu da bitirmiştim.

pacman'in 30. yaşgününe google güzelliği

çok mutluyumm çok. Bu google insanlarını tebrik etmek istiyorum pacman'in 30. yaş gününü unutmamışlar.
unutmamakla kalmamışlar bir de jeton atıyor yazıyor ki off tıkladığında oynuyorsun.
- 5 dakikanızı alabilir miyim?

-.....

-çok zamanınızı almadan engelli...

-.....
-yürürken anlatsam bu dergi...

-.....

- bu sessizliğin altında büyük bir patlama olucak ama ya neyse!!

-..........



19 May 2010

bay u. daktilo alıyormuş şu an, blog (günce) tutucakmış daktiloda yazdıklarını da tarayıp (türkçe yazmakta özen gösteren insan ben) güncesine koyucakmış.
yok yok çok özenli bir insan kendisi, farklılıklar yesin seni :)
ahahahha çok manyaklık yapabiliyorum allah bana akıl fikir versin bir şey yapsın :))

anahtar kelime: photoshop başında yeni şeyler keşfetme süreçlerinde işi uzatma becerileri

18 May 2010

ruhumu teslim edicem bu sandalye üstünde
karşımda ki ekran da stand by a geçer artık.
bazı bünyelere stres iyi gelir, hızlı düşündürür, eli hızlandırır, cümle kurdurtamaz, 2 şarkıyı bin kere dinlettirir, farkına vardırtmaz, bir de sanırım olumlu başlayan cümleleri olumsuza doğru sürükler.!

ve yine bir sürü şeye rağmen kendini farketmek.
yaralıyım ezelden bir ska şarkısında bile geçebiliyor böyle sözler haa bana kalsa hiç bir gariplik yok çünkü bu memleketten çıkılası sözler bunlar, daha önce olmaması bi fena bence, yüksek kültürümüze falan mı uymuyordu yoksa.?

ikisi de dolu, ikisi de güzel, ikisi de yararlı ve işlevli.



16 May 2010

cumartesi geceleri iğrenç elektronik müziklerini açmış, artık hoparlörlerinin ahı gitmiş vahı kalmış basları ağlamaya başlamış arabalardan ögk geldi. yeter ama!

15 May 2010

hepsi birden tekmili birden

yoğun, yorgun, telaşlı, aşık, aceleci, uykusuz, kaygılı, baş ağrılı,

14 May 2010

bir layer
iki layer
3 de biter!


iş yetiştirme tarihi belli olunca bir kaç gün sabahlama durumları kesinleşir, yine sabahlama alışverişleri yapılır ve oturduğum sandalye beni benden alır.


13 May 2010

cs 5 hadi gülümse


çok komikmişsin sen.



salla beni sevgilimmmmm gönül salıncağındaaa

12 May 2010

ironik durumların tecrübeleri garip bir gülümseye neden olmakta. bünyeniz bu gülümsemeyi sevmeli mi sevmemeli mi! kararı da size kalmış durumda.

11 May 2010

Gönül Yazar - Rashit


ama ben bunu paylaşmadan geçemem ki,


9 May 2010

yön

9 saat sonra ales varmış, anneler günüymüş de bir yandan, kalemini, silgini almadan gitmemek gerekliymiş, unutmamak lazımmış bir sürü şeyi, makul olmak gerekliymiş hayatta, ne istediğini bilmekmiş de, hırçınlıklarını bir insanı sevince bırakmakmış da, inanmakmış kendine ve ona, yanında birinin varlığını hissetmekmiş güzel olan, yola çıktığında yolda olduğunu bilmekmiş, aslında hep yolcu olmak varmış, kitap aralarından çıkan kendine yazdığın anlamsız notlarmış, sonra onların anlamsız olmadığını hatırlamakmış, işte unutmamak lazımmış bir sürü şeyi, kişinin gerçek gücüymüş aslolan, yalnızca yaşadıklarımıza sahip çıkmakmış, kendine yakın olabilmekmiş, onun içinden görebilmekmiş içini, yalın dinginliğinin içinde yalnız olabilmekmiş, sadeleştirirek çoğaltmakmış, en nihayetinde çok güzel bir günaydınmış.

8 May 2010

sessizlikten bahsedelim mi bugün mesela?
küçük şeylerden çok mu mutlu oluyorum ne?
bir karpuz insanı ne kadar mutlu edebilir tahmin et işte!

bir de bugün yeme içme bakımından gayet şanslı bir günündeyim bence, arkadaş karpuzu öncesi arkadaş maaş zammı kutlaması için öğlen sushisi!! daha ne olsun :)

* !

PALİMSEST İSTANBUL fotoğraf sergisi/ 12-24 Mayıs 2010 Fransız Kültür Merkezi, İstanbul Laleper AYTEK

Günümüzde mimarlık, arkeoloji, şehircilik gibi disiplinler birbirine karşıt anlamları ve pratikleri aynı anda içeriyor. Daha çok oluşturulan üst diller kapsamında ortaya çıkan anlamlar ve pratikler. Bunlar kendi üzerine kapanan bir sembolik alanı oluşturuyor. Yüzergezer simgeleri ve entelektüel çoğulluğu “kapitone noktaları” ile hakikatlere dönüştüren, öznelliği anonimliğe çeviren mesleki pratikler. Bunlar kamusal gücü arkasına alarak gizlenmiş öznellikleri anonim gerçekler olarak sunuyor ve haksızlıkları gizleyerek simgesel bir şiddet üretiyor. Diğer taraftan bütün entelektüel pratikler aynı zamanda bu şiddetten arındırıldıkça, disipliner ayrımların ötesine geçen, birbiriyle ilişki kuran, içeriğini sorgulayan ve sorgulatan ve öznellikleri içerebilen demokratik bir kamu fikrine bizi daha çok yaklaştırıyor. Peki, o zaman bir disiplinin, örneğin mimarlığın her iki koşulda da aynı işlevi gördüğünü, hatta aynı uğraş olduğunu söylemeye devam edebilecek miyiz?

Yenikapı birkaç önemli meseleyi gün ışığına çıkarıyor. Ulusdevlet tarihi içinde kentin zaman zaman yırtıktan çıkan başka bir tarihi, kamu düzeninin hücreleşmesi ve halkla iletişimsizliği, buradaki projenin eski endüstriyel mantık ve mekân içinde gerçekleşmesi ve muazzam boyutlarına karşılık kentle ilişkisizliği… Konuşacak ne çok konu var! Laleper Aytek’in fotoğrafları buluntular hakkında bir fikir verdiği kadar, kazı alanının içindeki ve hemen yanı başındaki iş gücünü, kentin, insanların hallerini gösteriyor; pek çok olgu ve anlam katmanına işaret ediyor.

KORHAN GÜMÜŞ

Sergi Küratörü: Pelin Derviş

http://laleperaytek.blogspot.com/


7 May 2010

sadece çalışmak bu gece için plan bu,
değişik mi geldi?

6 May 2010

spor haberlerini dinledim gerçekten işe yarasın diye,
yaradı da.
şu anda beşiktaş'ın yabancı oyuncu alamama, ya da nakit para sıkışıklığı yaşamasını daha çok umursuyorum :/

4 May 2010

gelen bilgisayarıyla, işleriyle geldi
herkes bir çalışma durumuna girdi, bu küçücük yerde üstelik,
bunu seviyorum işte
büyüyor işte o zaman herşey
pizzalarda mı gelicek ne?

pizzalı işler, çalışmalar bunlar

ö- acılı bir kadınım
m-neliii!!
ö-çilekli!

2 May 2010


Bu şarkıyı bir kış, çok soğukta, çok uzaklarda, bir çok kere dinlemiştim.
şimdi burada, yaza gelir gibi olurken dinliyorum..
güzel mi oldu ne?

topladım oldu.

bir sürü şey toplandı,
defterler, kitaplar, kağıtlar, notlar, fotoğraflar,


kafa da toplanmış oldu.

1 May 2010

dün akşam Levent metro çıkışında (insanına göre girişin de :) ) çok kötü çalmalarına karşın sırf "çav bella" çalıyorlar diye küçük bir destek olmak.
sonra da hayatta neyi, neye göre tercih ettiğini düşünmek.!